Cinsel İsteksizlik

Kişinin cinsel eylemde bulunma yetisinde her hangi bir problem olmamasına rağmen cinselliğe karşı ilgi ve isteğin az yada hiç olmaması durumudur. En yaygın görülen cinsel işlev problemlerinden biridir.

İnsanların cinsel arzu ve davranışları eşit değildir. Cinsel dürtü de her insanda aynı derecede değildir. Bu nedenle cinsel yaşam ve ilişki her çiftte farklı bir sıklık ve seyir gösterebilir. Buna karşın normal zekâ ve normal gelişmişlikte bir ruhsal yapı gösteren her insanın, belirli bir derecede cinsel istek yaşaması beklenir. Cinsellik kişiden kişiye çok farklılık gösterir. Cinsel arzu, içgüdüsel bir dürtüdür. Erkek ve kadını cinsel uyarıya karşı hazırlar. Beyinde belirli nörofizyolojik temelleri olan bir motivasyon kaynağıdır ve içgüdüsel bir durumdur.


Cinsel yaşantıda fantezi kurma önemli bir basamaktır. Bu, erkekler için bazen kadının bir bölgesini ya da bir cinsel ilişkiyi ya da pornografik bir sahneyi hayal etme şeklinde olabilirken, kadınlar için hoşlandığı bir erkek arkadaşı ile mum ışığında bir akşam yemeği gibi hazırlayıcı fanteziler şeklinde olabilir. Erkekler görsel fotoğraf ve video gibi cinsel içerikli pornografik materyalden çok etkilenirken, kadınlar ise coğunlukla romantik bir ortamdan ve sözel ifadelerden daha çok etkilenmektedir.


Cinsel fantezi kuramama ve bu konuda kendisini suçlama ya da engelleme cinsel isteksizliğin bir nedeni olabilir. 

Ayrıca cinsel yaşantı için yeterli bir nöroendokrin ( hormonal ) işlev ihtiyacı vardır. Kişide hipotalamus- hipofiz ve yumurtalık arasındaki hormonal döngülerin sağlam olması gereklidir. Cinsel istek, kendiliğinden ya da görsel ve dokunsal uyaranlara tepkisel olarak gelişebilir ve çevresel şartlardan çok etkilenir.


Öncelikle kişinin kendisini güvende hissetmesi, konforlu hissetmesi gerekir. Cinsellik iyi hissettiren pozitif bir yaşantıdır. Arzu edilen kişi ve nesneye göre yoğunluğu değişebilir. Yani bir kişi eşine karşı ilgi ve istek duymazken başka birine karşı istek duyabilir. ( Bu doğal ve fizyolojik bir yapı – durumdur. )


Cinsel istek Freud tarafından Eros (yaşama arzusu ) ile birlikte değerlendirilmiştir. Fiziksel olarak iyi hissetmeyi sağlar. Buna karşın Thanatos ise ölüm içgüdüsü olarak ifade edilmiştir. Cinsellikle yaşam arzusu temsil edilirken Thanatos yani ölüm içgüdüsü ise bunun tersidir. ( Depresyonda cinsel isteğin kaybedilmesi ve ölümün daha çok düşünülmesi) Cinsel fanteziler kurabilmek kişinin korku ve gerilim duygusunu azaltabilmektedir.


Cinsel istek azalması hangi durumlarda yaşanabilir?

  • Cinsel uyarılma ve heyecan yaşayan kişi cinsellikten uzak durmak isteyebilir
  • Duygusal açıdan kendisini hazır hissetmez.
  • Cinsel yaşantının nasıl yapılacağını açık olarak bilmez ve korku içindedir.
  • Şimdiye dek bu konuda güvenebileceği birisi olmamıştır.
  • Cinsel yolla bulaşan hastalık korkusu yaşamaktadır.
  • Ahlaki olarak yanlış olduğu inancı vardır.


Cinsel istek kültürel şartlardan çok etkilenir. Varolan cinsel güdünün ortaya çıkabilmesi ve yaşanabilmesi için, toplum tarafından onaylanabilir bir ilişki içinde yaşanması gerekir. Özellikle kadın için toplumun baskısı ve kuralları bu konuda çok daha katıdır.  Erkeğin denetiminde ve yönetiminde bir varlık konumuna getirilen kadının cinsel arzusunu yaşaması iyice zorlaşmaktadır. 

Cinsel arzu özgür bir biçimde kendisini sergileme olanağı bulmazsa baskılanabilir. Örneğin kendisinden yaşça çok büyük bir erkekle evlendirilen genç bir kadının ailesinin ekonomik nedenlerle bu evliliğe sürüklediği bir genç kızın karşı tarafla istekli bir ilişki yaşamasını cinsel istek duymasını nasıl bekleyebiliriz ki?


Eşler arasındaki çatışmalar da cinsel arzuyu azaltır. Tartışma ve çatışmalar cinsel isteğin azalmasına yol açabilmektedir. Örneğin kocasının akrabaları ile çatışma yaşayan bir genç gelin, kayınvalidesiyle anlaşamamaktadır. Eşi ise annesinin sözünden çıkmamakta ve karısının ezilmesine müsaade etmektedir. Görümcenin karısı üzerindeki olumsuz eleştirileri de eklenince bu ortamda gelin bir varolma mücadelesi vermekte ve sıklıkla eşiyle çatışma yaşamaktadır. Bu durumda gelin eşine karşı olan cinsel dürtü ve isteğini yitirebilir.  

Ayrıca her ikisi de çalışan bir karı koca da, evliliklerini 10 uncu yılında birbirlerini artık bir kardeş gibi görmeye başlayabilir ve cinsel olarak uyarılma yaşamakta zorlanabilirler. Bazı çiftler ise sıklıkla ihtiyaç çatışmaları yaşamaya ve odalarını ya da yataklarını ayırmaya başlayabilirler. Bunun yanı sıra bazı çiftlerde uyku uyanıklık düzeni uyuşmazlıklar gösterir ve cinsel ilişki için uygun bir zaman ve fırsat yaratmak çok zorlaşır.( Vardiyalı ya da nöbet düzeni ile çalışılan işlerde görevli eşler gibi )

Cinsel istekliğe neden olan ruhsal bozukluklar arasında en önemlisi depresyon ve depresyonla seyreden bozukluklardır. Bu dönemlerde cinsel istek tamamen kaybolabilir, kişi bu konuda bir istek ve motivasyon hissetmez. Yaşamında hemen her alanda ilgi azlığı olduğu gibi cinsel konuda da ilgi ve istek azalmıştır.  


Öte yandan serotonin düzeyini arttıran antidepresan ilaçlar, panik bozukluk tedavisinde de kullanılmaktadır. Oldukça sık kullanılan bu ilaçların yan etki olarak üçte birinde ortaya çıkan cinsel istek kaybı ve daha az olguda ortaya çıkan orgazmın gecikmesi ya da hiç olmaması sorunları, bazı çiftler için önemli bir sorun haline gelir.( Bu durumda ilacın kesilmesi ya da ilaç tedavisi gerekli ise daha az yan etki yapan ve cinsel isteği azaltmayan bir antidepresana geçilmesi için psikiyatriste danışmak gerekir.)


Cinsel isteksizlik sık görülen ancak yardım için çok az başvurulan bir durumdur.


Cinsel isteksizliğin değerlendirilmesinde eşlerin öncelikle ev ve aile ortamı iyi incelenmeli bu konuda yeteli bilgi alınmalıdır. Önceki cinsel ilişki yaşantıları ve sıklığı ve cinsel işlev bozukluğu varlığı araştırılmalıdır. (her iki eşi ayrı dinlemekte yarar vardır.)


Erken boşalma sorunu yaşayan bir erkeğin yıllarca bu sorunla baş edememesi neticesinde kadın için cinsel ilişki artık bir anlam taşmaz hale gelir. Cinsel ilişkiyi kadın reddetmeye ve yaşamındaki parçalardan biri olarak görmemeye başlar.


Benzer şekilde orgazm olamama sorunu da yeni bir cinsel ilişki yaşantısı başlatma önünde bir engel oluşturur.


Ayrıca cinsel isteğin sağlanabilmesi için eşler arasındaki çatışmaların ele alınması gerekebilir. Eşlerin birbirlerine sıra ile haftada en az bir kez vakit ayırmaları ve karşı tarafın istediği ortam ve şartları oluşturma konusunda çaba göstermeleri, karşı tarafa iyi hissettirmeye çalışmaları da çok önemlidir.