S.S.S. Okuyun

En Yaygın Bilinen Cinsel Mitler

Cinsellikte esas olan başarıdır ve çok önemlidir.
Cinsellikte esas olan başarıya endekslenmek yerine partnerlerin almış olduğu haz ve hazza odaklanmaktır. Başarı endeksli bir cinsel yaşantı, kişiyi performans anksiyetesine itecek ve cinsel yaşantının dinamiği değişecektir.
Cinsellik, doğuştan gelen içgüdüsel bir dürtüdür yeni ve keşfe dair şeyler barındırmaz ve sonradan öğrenilmez
Cinsel davranışlarımızın içgüdüsel ve biyolojik bir tarafı olmakla beraber cinselliğin davranışsal boyutu tamamen öğrenmeyle alakalıdır. Cinsel yaşantıya dair öğrenilen her yeni bilgi ve beceri kişilerin cinsel yaşantıdan alacağı hazzı artıracaktır. Bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda cinsel bilgi düzeyinin yeterli olduğunu düşünen bireylerin, bilgi ve becerilerinin çok düşük olduğu gözlemlenmiştir.

Cinselliğin esas neticesi orgazm olmaktır. Kişi orgazma ulaşınca cinsellik sonlanır.

Orgazm amaçlı bir cinsel yaşantı, ruhsal ve bedensel doyumu dışlayan ve hazdan yoksun bir birlikteliği getirecektir. Esas amaç hazza odaklanıp, bedensel ve ruhsal doyumun peşinde koşmaktır.

Cinsellik penis ve vajina ilişkisinden ibarettir.
Cinsellik kavramının sadece penis ve vajina birlikteliğinden ibaret gören bu yanlış inanış, ön sevişme yada cinsel oyunlar olmadan penis ve vajina birlikteliğine bireyi yönlendirip kadınlarda orgazm ve uyarılma sorunlarına neden olmaktadır. Cinselliğin sadece nesil sürekliliğini esas alan bir eylem olarak ta algılanması neticesinde, bu mit ortaya çıkmıştır.

İki insanın birbirlerini sevmesi demek, cinsel hayatlarının iyi olması demektir.
Bu tarz bir inanışa sahip çiftler, bir cinsel sorun karşısında birbirlerine olan sevgilerinin dinamiğinin değiştiğini varsayarak, cinsel yaşantılarındaki değişiklikleri sevgilerini sınayan bir durummuş gibi algılarlar. Oysa ki cinsellik öğrenilen bir süreçtir.

Cinsellik ve cinsel aktivite insanı yorar ve tüketir.
Bu mite sahip bireyler cinselliğin insanı çok yorduğu, enerjisini sömürdüğü, fiziksel tükenmişliğe katkı sağladığı düşüncesindedirler. Bu yanlış inanış sayesinde bireyler cinsel aktiviteden uzaklaşma, cinsel isteksizlik ve sertleşme bozuklukları yaşarlar. Cinsellik, ruhsal ve bedensel doyum ve bir rahatlamadır. Temel düşünce bu olmalıdır.


İlk cinsel ilişki kadınlar için çok acı vericidir.
Bu yanlış inanış çok canlar yakmıştır. Özellikle ülkemizde çok yaygın görülen vajinismus sorununun temel nedeninden biri olarak görülen, abartılmış ilk gece hikayeleri bu düşünceden beslenmektedir. Cinsel ilişki hiçbir zaman acı verici bir durum değildir. Biyo-psiko - sosyal yönden hazır olunduğu taktirde, kesinlikle acı sözkonusu olmaz.
Peki nedir bu hazır olunuş ? Kuru bir ekmeği çiğnemeden ve ıslatmadan yutmaya kalktığımızda gırtlağımızı tahriş edecek hatta kanatacaktır. Bu yanlış bir davranıştır.Doğru olan, ekmek ne kadar kuru olsa da yeteri kadar çiğnemek ve onu yutulacak ve hazmedecek uygun pozisyona getirmektir. Cinsel birleşmede de esas olan hazır olmak ve aceleci davranmamaktır. İlk geceye dair bu düşünce tamamen bireylerin bilgisizliğinden ve eğitimsizliğinden kaynaklanan bir durumdur.

Kadınlar cinsel ilişkiden erkeklere oranla daha fazla haz alırlar
Her hangi bir cinsel aktiviteden ve ilişkiden haz almak bireylere göre farklılık gösterebilir, cinsiyete indirgemek doğru değildir.Kişinin ruhsal yapısıyla ve hazır oluşuyla alakalıdır.

Erkek cinselliğe her daim hazır ve isteklidir.
Cinsellik gündelik ruhsal yaşantımızla alakalı stres, heyecan vb. durumlardan etkilenebilen bir kavramdır. Bu yanlış inanış erkeğin omuzlarına bir yük yüklemekte ve erkeği kaygıya sokmaktadır. Esas olan, uygun ideal koşulların biyopsikososyal yönden oluşmasıdır. Aksi taktirde geçici sorunların yaşanması çok olağan karşılanmalıdır. Bu mitin egemen olduğu zihinlerde, yoğun bir performans kaygısı yaşanacak olup, kaygının tekrarı neticesinde sorun kemikleşecektir. Cinsel aktivite her daim haz odaklı olmalıdır, hiçbir zaman erkeğin kimliği ile eşleşmemelidir.

Erkek kimliğinin tescili için sık sık cinsel ilişkide bulunmalıdır.
Erkeğe dair bu beklenti evlilikleri yada cinsel birliktelikleri sıkıntıya sokabilir bir takım çatışmaların yaşanmasına neden olur. Cinsel aktivite hiçbir zaman bir kimlik gösterisi şeklinde algılanmamalıdır. Cinsel ilişkinin sıklığı istek düzeyiyle alakalıdır. Herhangi bir ölçüsü yoktur.

Cinsel aktivitede yönetici olan erkekdir, cinsel birlikteliği erkek başlatmalıdır.
Bu yanlış inanış neticesinde erkeğin cinsel yaşantıda kadına dair beklentisi de yanlış şekillenmektedir. “Cinsel talebin kadından gelmiş olması demek , kadın için ahlaksızlıktır ” düşüncesini de beslemektedir. Yapılan literatür çalışmaları bize göstermektedirki, kadının başlattığı cinsel aktivitede uyarılma düzeyi son derece yüksektir ve daha fazla haz vericidir.

Erkek cinselliği kadına oranla daha basit ve yalındır, kadın cinselliği karmaşık ve komplikedir.
Bu mitin yansıması olarak, erkeklerin cinselliği çok iyi bileceği ve bunu sıksık yapması gerektiği düşüncesi kemikleşmekte ve erkeği baskı altına almaktadır. Oysa cinsellik erkeğe ve kadına mal edilmeden, kavramsal olarak keşfedilmelidir. Her iki cinsin de cinsel yaşantısı basite indirgenmemelidir.Esas olan öğrenmektir, keşfetmektir.

Erkek kadına nasıl haz vereceğini her daim bilir.
Bir çok mitte açıkladığımız gibi cinselik doğuştan öğrenilen bir bilgi olmamakla beraber erkekleri de böye bir sorumluluğun altında tutmak doğru değildir. Cinsel beceri ve yaşantı, tecrübe ve deneyimle öğrenilir. Bireylerin hazzı algılayış ve yaşayış biçimleri değişkenlik göstermektedir. Çiftler cinsel aktivite esnasında iletişimden kaçınmamalı ve konuşarak birbirilerine yardımcı olmalıdırlar. Cinsel yaşantıyı herhangibir partnerin insiyatifine bırakmak doğru bir davranış değildir, karşılıklı yaşanılması gereken bir süreçtir.

Erkeğin cinsel ilişki esnasında ereksiyon sorunu yaşaması eşini çekici bulmuyor demektir.
Gerek gündelik yaşantımızda gerekse cinsel yaşantımızda yaşanılan gündelik sorunlar, stres heyecan gerginlik vb diger sorunlar, erkeğin bazen sertleşme, erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi sorunları yaşamasına neden olabilir ve bu çok olağandır. İlişki durumu ve eşin çekiciliği ile ilişkilendirilmemelidir.

Erkek Cinselliği için mutlaka ereksiyon gereklidir.
Bireylerin ruhsal bedensel yönden hazzı amaçlayan her davranışı cinsellikdir diyebiliriz. Gerek erkek gerek kadın için, cinselliği herhangi bir eylem ile eş tutmamak gerekir. Esas olan bedensel ve ruhsal olarak yaşanılan haz ve doyumdur. Kişiler cinselliği olağan akışı içinde yaşamalı, performans kaygısına itecek düşüncelerden uzak durmalıdır. Biyolojik ve psişik yönden bir hazır oluş söz konusu ise bu olağan akış içinde ereksiyon noktasında bir sıkıntı yaşanmayacaktır.

Erkekler duygularını belli etmezler.
Erkeğin günlük yaşamındaki olumsuz bir takım duyguların neticesinde hazır olamama ve cinsel isteksizliğin eşlik ettiği başarısız bir cinsel deneyim, erkeğin kendini daha da kötü hissetmesine yol açabilir. Esas olan cinsel paylaşımdan önce duygusal paylaşım ve iletişimdir.

Erkeğin penisi sertleştiğinde hemen boşalmalıdır
Bu yanlış inanış bir çok erkeğin sıklıkla yaşadığı erken boşalma sorununu tetikleyen düşüncelerden birisidir. Penis sertleştiğinde hemen vajinal ilişkiyi başlatma düşüncesi, sertleşmenin kaybolacağı ve vajinal birlikteliğin yaşanamayacağı korkusunu tetikler ve sonuç olarak boşalmayı hızlandıran zihinsel süreçler devreye girer ve bir an önce kişi boşalır. Burada erkek yoğun bir endişe ve suçluluk duygusu yaşar. Burada esas olan bir takım yanlış inanışların etkisinde kalmayıp, cinsel aktiviteyi acele etmeden sürdürmektir.

Erkek cinsel ilişki esnasında başka bir şey düşünürse daha geç boşalır.
Özellikle erken boşalma problemi yaşayan erkeklerin başvurduğu bir yöntemdir hatta bu durum cinsel ilişki esnasında sapkın düşüncelere kadar gitmekdir.( annesinin cenazesini düşünmek, eşini başka bir erkekle hayal etmek vb ) Boşalma kontrol edilebilen, aynı zamanda öğrenilebilen bir reflekstir. Doğru olan, yardım almaktır. Cinsel terapiye yanıt erken boşalmada çok iyidir.

Erkekde penis boyu çok önemli ve cinsel haz ile doğru orantılıdır.
Öteden beri erekte olmuş büyük bir penis iktidarın, gücün ve erkek in en büyük simgesidir. Onun içindir ki sertleşme problemi yaşayanlar, yanlış bir şekilde iktidarsız olarak tanımlanırlar. Çok eskilere dayanan bu yanlış düşünce, günümüzde bile hala varlığını korumakta, pornografik yayınlarda bile karşımıza çıkmaktadır. Kadının ancak büyük bir penisle orgazma ulaşacağı, kadınların tatminin büyük bir penis ile mümkün olacağı düşüncesini beslemektedir. Bu durum hiç de düşünüldüğü gibi değildir, aksine büyük penis kadınlara daha çok acı ve rahatsızlık verir. Cinsel ilişkide alınan hazzın ve duyulan tatminin penis boyuyla her hangi bir alakası yoktur. Esas olan cinsel bilgi ve beceridir.

Cinsel ilişki esnasında konuşulmaz
Duyguların kapısını açan anahtar, iletişim bunun da en bilindik yolu konuşmaktır. Çiftlerin cinsel ilişki esnasında konuşmayı ihmal etmemeleri, ilişkiye dair bekletilerini ve paylaşımlarını dile getirmeleri, cinsel ilişkinin kalitesini artıracaktır.

Cinsel içerikli konuşma, sarılma, öpüşme, dokunma gibi cinsel aktiviteler penis vajina birlikteliğiyle son bulmalıdır.
Cinsel birliktelik öncesi bu yanlış inanca şartlanmış bireyler yukarıda saydığımız ve benzeri durumlardan kendini mahrum bırakırlar. Doğru olan cinselliği herhangi bir tanıma sığdırmadan, her boyutda yaşamasını bilmektir.

Cinsellik her iki tarafın aynı anda orgazma ulaşması demektir
Bu yanlış inanış cinsel ilişki esnasında orgazm problemi yaşayan partnerin yetersizlik duygularının yaşamasına neden olacaktır.Cinsel ilişki esnasında orgazm deneyimle ve öğrenme ile alakalıdır.

Cinsel heyecanın sürekli tırmandığı iyi bir sevişme, orgazmla sonuçlanmalıdır
Tahrikve heyecan seviyesi ne düzeyde olursa olsun, başlatılan her bir sevişmenin orgazm ile sonuçlanacağı kuralı yoktur. Sonuçlanması kadar sonuçlanmaması da olağandır ve normal görülmelidir. Aksi taktirde hayal kırıklığı ve yetersizlik duygusu ile sonuçlanır ve sürekli tekrarlanması durumunda cinsel sorunlara yol açabilir. Orgazmı amaç edinmek yerine ruhsal ve bedensel noktada doyum amaçlanmalıdır.Orgazm kişiden kişiye değişiklik gösterir ve farklı algılanır

Cinselliğin değişmez kuralları vardır

Cinsellik herhangi bir kurala indirgenmemiştir, yaşantıya dair her hangi bir kural yoktur. Kişiden kişiye değişiklik gösterir ve her bireyin cinsellikden beklentisi farklıdır

Mastürbasyon pis, kötü ve zararlıdır

En yaygın bilinen ve karşımıza çıkan yanlış cinsel inanışlardan birisidir. Kaynağını dini argümanlardan alır ve bu kaynakdan beslenir. Deliliğe kadar gideceği, hafıza kaybına neden olacağı, bastığı toprağın ondan şikayetci olacağı, çok büyük günah işlediği, bağımlılık yapacağı, kör olacağı vb. bir takım inanışlar söz konusudur. Bireyde yoğun bir pişmanlık ve suçluluk duygularının yaşanmasına neden olur. Doğru kaynaklara baktığımızda aşırıya kaçmamak kaydıyla mastürbasyonun zararlı olmadığını görmekteyiz. Cinsel bir tercih olarak görülmelidir.

Öpüşme, sarılma, dokunma gibi cinsel yakınlaşmalarla hamile kalınabilir.
Hamileliğin gerçekleşebilmesi için bazı biyo-fizyolojik durumların yaşanması gerekmektedir. Hamileğin yaşanabilmesinde en temel esas penis vajina yakınlaşması ve birlikteliğidir. Öpüşme, sarılma, dokunma vb. diğer cinsel yakınlaşmalarla hamile kalınması söz konusu olmaz.

Penis vajina birlikteliğinde boşalma anında erkek geri çekilirse hamilelik yaşanmaz

Bu yanlış inanış, istenmeyen bir çok hamileliğin ve bunun neticesinde üzücü olayların yaşanmasına neden olmuştur.Bu riskli bir yöntemdir hamilelik söz konusu olabilir.Bunun yerine çiftlerin bilinçli korunma yöntemlerini tercih etmelerinde fayda vardır. Erkeğin boşalmasına yakın gelen ön sıvının içinde de sperm bulunmaktadır.

İlk cinsel birleşmede kan gelmezse kız bakire değildir.
Bu yanlış inanışın toplumuzda çok üzücü sonuçları olmuştur. Kızlık zarı bazı kadınlarda son derece esnek bir yapıya sahip olup defalarca da ilişkiye girilse kanama olmayabilir. Yapılan çalışmalar %30 oranında kadınların esnek kızlık zarı yapısına sahip olduğunu gösteriyor. Bazı kızlık zarlarının da esnek olmamasına rağmen dokularında damar olmaması nedeniyle kanamanın olmaması görülmektedir ve bu çok normaldir.